Miyav



Köyünde, şehrinde ve yaşadığı her yerde memleketimizin uğradığı saldırılara karşı ailesi ve vatanının akıbeti konusunda bitmek bilmeyen kaygılarla mahzun olan kadınlardı hepsi. Önce olaylar başladı. Uğursuz ölüm haberleri, istila edilen köyler, şehirler, camiler, evler yağmur gibi yağan mermiler, bombalar karşısında tepkisiz durup beklemenin zamanı değildi. Duramazlardı. Bu meselede aileye haber vermeden koşarak askere kaçmak da vardı, bebeğini evin, köyün en yaşlısına emanet etmek de. Yeter ki vatan kurtulsun, çocuklarımız düşman süngüsü ile ölmesin diye... Kendi namusu ile vatanın düşman çizmeleri ile çiğnenmesini eş tutan kadınlar, bayrağımızın gönderde dalgalandığı müddetçe milletimizin özgür olduğunu biliyorlardı. Düşmanlar bizi parçalamak ve yok etmek için dört bir yandan bastırıyorlardı. Dağılmak üzere olan büyük bir imparatorluğun, tek suçu Müslüman olmak olan milletini esaret altına almaya çalışıyorlardı. Unuttukları bir şey vardı. Bu milleti öldürebilirdiler ama esaret altına alamazlardı. Hele yaşı kaç olursa olsun gözü kara, cesur, mert ve namuslu kadınlar, doğmuş ve doğmamış çocuklarından vazgeçtiler ama vatanlarından asla vazgeçmediler. Bu kitap, arşiv dosyalarının arasından çekip çıkartılmış 36 kadın kahramanın destanını, hayatlarımıza taşımak için hazırladı. Buyurun, siz de onlarla tanışın
(Tanıtım Bülteninden)

Yorum Gönder

0 Yorumlar