Miyav

Kürdoloji Yalanları

Kürdoloji Yalanları

D. Ahsen Batur | SELENGE YAYINLARI



Her halkın, her devletin resmi tarih tezleri bazı abartı ve çarpıtmalardan nasibini almıştır. Devlet kuramamış, devleti olmamış halkların tarihlerinde ise abartı ve çarpıtmalar birbirine ulanır gider. Hayali coğrafya, hayali devlet, hayali vatan, hayali sanatla ilgili uydurma ve abartıları, o halkla hiç ilgisi olmayan ve etnik mensubiyeti kesinlik kazanmamış önemli tarihi şahısların sahiplenilmesi, genellikle devlet sahibi olamamış, çoğu küçük halkların sınır tanımaz, uçuk fantazyalarındandır.
Kürd tarihi olarak ellerde dolaşan, çoğu siyasî Kürdçüler, bir kısmı da suyu bulandırmak isteyen yabancı bilim adamları ve şartlatanlar tarafından sağlam temeller üzerine oturtulmadan yazılmış tarih kitapları, Kürd gençleri arasında rağbet görmekte; fakat bunların hiçbirisi o kitaplarda anlatılanların doğru mu yalan mı olduğunu anlayabilmesini sağlayacak bir mihenk taşına sahip bulunmamaktadır.
Yalan üzerine kurulmuş, “inanmazsan git rahmetliye sor!” mantığıyla oluşturulan, ideolojik ve militan zihniyetle yazılan tarih kitaplarıyla yetişen bir nesil, önünde sonunda tezatlar labirentinin içinde kaybolmaya mahkumdur.
“Adem ve Havva Adıgece (Çerkesce) konuşuyorlardı; aksi ispat edilinceye kadar bu tez geçerlidir” diyen bir fanatikle, “geçmişte bu bölgede yaşamış, etnik mensubiyeti açıkça belirlenmemiş tüm halkları Kürd kabul ediyorum!” diyen bir sözde tarihçi arasında fark yoktur.
Rus tarihçisi L.N. Gumilev’in dediği gibi “bir halkın tarihini biraz da onun düşmanlarının yazdıklarına bakarak okumak gerekir.”
Belgesiz tarihçilik, kendi kendini aldatmanın en kestirme yoludur…

Yorum Gönder

0 Yorumlar